TİYATROHANELİ OLMAK NEDİR?



tiyatrohaneciler

MERT AYAN- TİYATROHANE İSİM BABASI- SAHNE TASARIMCISI

 Tiyatrohane, sadece isme ihtiyacı kalmış ve Erk'in o güne kadarki hayatı süresince, kişisel tecrübeleri, gözlemleri, yaratmak istediği farklarıyla çoktan şekillenmiş bir düşünceydi.
Daha temel taşları koyulurken bile "ben bu olsun istiyorum" demeden, "Arkadaşlar daha ne olabilir?..." sorusunu soracak kadar kendini bu düşüncenin sahibi değil, bir parçası olarak görecek kadar alçakgönüllü ve açıkfikirliydi.
Ülkemizin değerleri içerisinde, belki yaşadığımız dönemin getirisi olarak belki de daha geçmişe dayanan sebeplerden dolayı, "alçakgönüllülük" hep zayıflık ve tecrübesizlikle eşanlamlı tutuluyor, ama gerçek alçakgönüllülük, "bildiklerine rağmen, daha bilinecek pekçok şeyin farkında olmak"la alakalıdır. Erk, bunun hep farkındaydı. Tiyatrohane'nin, bu düşüncenin uygulamaya koyulacağı yer olmasını, bu düşünceyi paylaşabilecek insanların kendilerini evlerinde hissetmelerini istiyordu.
"Atölye" değil, "Laboratuar" değil, "Sınıf" değil... Ev...
Yani hayatınızın mecburiyetlerinden sıyrılıp, kendiniz olmak da dahil, ne olmak istiyorsanız, nasıl davranmak istiyorsanız o rahatlıkta olacağınız bir yer, bir çatı...
Biz Emrah'la yıllarca aynı fekansı kullanabilmiş, bunun rahatlığıyla hareket edebilmiş, birinin eksiğini diğerinin fikriyle ya da tecrübesiyle tamamlayabilmiş bir takımız. Erk bu duruma da saygı gösterdi, "Bana tek tasarımcı yeter" ya da "iki koltuk bir masa yeter..." demedi, bize kendi önerilerimizi gerçekleştirebilme ve bunları deneme yanılma pahasına yapabilme imkanı tanıdı. Bu cesaret ister arkadaşlar, çünkü sahneye koyacağı eserin bütün görselliğini bize emanet etmiş oluyordu. Emrah da ben de, bu güveni elimizden geldiğince cevapsız bırakmamak için çalıştık, çalışacağız da...
Ama bu etkileşim, bu yaratım, Tiyatrohane katılımcılarının yardımları olmadan çok çok zor ve yıpratıcı olurdu. Kimsenin ismini tek tek saymaya gerek yok, hepiniz oradaki çivi, somun, vida, kaynaklanmış demir, şekillenmiş kontrplak gibi o dekorun, o emeğin parçası oldunuz. Uykunuzdan, enerjinizden, emeğinizden, sahnede sunmanız gereken perrformansınızdan gıdım gıdım arttırarak, "bugün de bunu yapmasak?..." bile demeden her yükün altına girdiniz. Bu cesaret, bu özveri, bu amaca inanç ister...
Bunları seyircileriniz bilmeyecek, bunları ne kadar anlatsanız da sohbet ortamlarındakiler "e yapacaksınız o kadar" diye geçiştirecekler... Ama bunları biz bileceğiz, bunların ne kadar kıymetli olduğunu, neleri ardınıza aldığınızı biz takdir edeceğiz.
Tiyatrohane işte bu özveriden, rahatlıktan, güvenden, cesaretten gücünü alıyor.
Ve bunu hala o ilkgünkü açıkfikirlilikle ve alçakgönüllülükle yapıyor...
İyi ki doğduk Tiyatrohane ...


İLKER YILDIRIM - TİYATROHANE OYUNCUSU

Ben, Erk Bilgiç hocamız ile İZMİR MSM'de tanıştım, 2010 yılında. Benim için tiyatro kelimesinin mimarıdır. Bildiklerimi unutturan, yepyeni teknik ve çalışmalarla yeniden bir yapılandırma başlatan, tiyatro vizyonumu oluşturan, en başta bana inanan ve güvenen,  kendimi geliştirmemde ve kendimi göstermemde bana fırsatlar sunan, iyi ki tanımışım, iyi ki kendisinden ders alma fırsatım olmuş dediğim kişidir ki zaten o yıldan sonra da birlikte çalışmaya devam ettik ve kendisi bana amatör bir ruhla profesyonel bir oyuncu olmayı öğretti.

İzmir'de Tiyatro hakettiği yerde değil ne yazık ki, gereken önem verilmiyor. Etrafta sahneye çıkan herkes tiyatro dersi veriyor. Maalesef kaliteli eğitim veren kurum da yok. Daha doğrusu yoktu TİYATROHANE doğana dek... Çok önemli bir boşluğu doldurdu Tiyatrohane, büyümeye devam ediyor, ailemiz genişliyor. Her proje ile daha çok insan bizden bahsediyor, daha çok insan bizi tanıyor ve daha çok tiyatrosever bize ulaşıyor.

Peki neden TİYATROHANE İzmir ile bu kadar geç tanıştı?
Disiplini elden bırakmaması, sonuç odaklı çalışma prensibi, iş etiği ve teknik aktarımı da göz önünde bulundurulduğunda Erk Bilgiç hocamızım tüm öğrencilerinin ve kendisini yakından tanıyan arkadaşlarının da her zaman söylediği gibi, doğru zamanda, doğru bir hamle ile kendi gibi düşünen kişilerin de desteğini alarak bir okul açması gerekiyordu. Ve açtı... TİYATROHANE elimize doğdu. Burası bir okul. Okul diyorum çünkü biz her sezon yeni şeyler deneyimleme imkanı buluyor ve öğreniyoruz bize verilen fırsatlarla.  Biz burada kocaman bir aileyiz, birbirine güvenen ve her zaman iyi işlere imza atmayı hedefleyen kocaman bir aile...

Yeni bir bakış açısı, yepyeni bir tarz, her dönem yeni yüzler, bitmeyen enerji, özverili ve işini severek yapan kişiler. İşte Tiyatrohane...

Ben okulun ilk açıldığı güne de şahitlik eden ve ilk Tiyatro Topluluğunda yer alan bir üyesi olarak Tiyatrohane ile tanışmadım, bizzat doğumuna şahit oldum, gelişimini yaşadım, her sürecin içinde oldum. Bu sebeple okul ve eğitmenler ile birlikte biz olduk, muhteşem bir sinerji yaratıldı ve kendimi her zaman bu ekibin ve sinerjinin bir parçası olarak hissettim.

İyi ki varsın TİYATROHANE. Sen varsan BİZ varız, Biz varsak İZMİR'de KALİTELİ OYUN var...

Sevgiler.


MİNE ERDEN - TİYATROHANE OYUNCUSU

Çok uzun uzun bir şeyler yazmama gerek yok. Kapısından içeri adımımı attığımda; "ait olduğum yerdeyim" i hissettiren bir yer bulduğunuzda sıkı sıkı sahip çıkarsınız. Gülmelerin, konuşmaların,  sinirlenmelerin, kızmaların, ağlamaların ve çalışmaların gerçeğini yaşayabileceğiniz bir yer bulduğunuzda sıkı sıkı sahip çıkarsınız. İşini, ciddiyetle, özveriyle, sevgiyle, sabırla ve bazen size rağmen sizinle yapan birilerini bulduğunuzda sıkı sıkı sahip çıkarsınız.

Tiyatrohane... sımsıkı sahip çıkmak istediğimsin. 

DOĞUM GÜNÜ MESAJI: 

Senin 2 yıllık geçmişin, sadece görünen kısmın. Biliyoruz ki; çok önceki yıllarda vardın sen. Sadece zamanın koridorunda olgunlaşman gerekti birazcık. Hızla serpilen gencecik fidan... Önceleri çocuğunun elini tutmuş yürüyen anne gibi, sonrasında koluna girerek yürüdüğüm arkadaşım gibi. Senden bahsederken yüzümün güldüğünü fark ediyor arkadaşlarım. Ben de fark ediyorum sesimin renginin pembeleştiğini. Tiyatrohane evim gibi diyoruz ya hani, benim için Tiyatrohane çocuğum gibi. Ve ben bu çocuğu çok seviyorum. Pastandaki mumların hep artsın ve tuttuğun dilekler kabul olsun. 


ENES İLÇİ - TİYATROHANE OYUNCUSU 

  4 Mayıs, bugün Tiyatrohane'nin 2.doğum gününü kutluyoruz. 
Yaşı daha küçük ama yüreği çok büyük. Gerek projeleri olsun, gerek verdiği eğitim, gerekse aile sıcaklığı buradan kopamamanızı sağlıyor. 

  Tiyatrohane'ye tanışmaya geldiğim ilk gün çok şaşırdım. Yani bir yer ve oradaki insanlar hem bu kadar cana yakın olup hem de bu kadar ciddi işler yapabilmeyi nasıl başarıyor diye. Ama bünyesine katılınca gördüm ki bir şey sevgiyle yapılınca bu saygı duyulacak tavır yavaş yavaş insanda oluşuyormuş. Bunu da orada öğrendim. 

  Çok uzatmayacağım. 2 senedir bu koca yürekli insanlarla çalışıyorum ve çıktığım yolda yeri geldiğinde bıkmadan usanmadan dertlerimi dinleyip çare arayan, yeri geldiğinde ise beraber kahkahalar atarak bana güç veren, sağlam adımlar atmamı sağlayan ve benim bu yolda hem eğlenerek hem de bana gerçekten çok şey öğreterek yürümemi sağlayan, kocaman yürekleri ile elimden tutan insanlara çok teşekkür ederim.

Tiyatrohane iyi ki var. Bu aile iyi ki var. Hep olsun. Her zaman beraber olalım. 

Sizi çok seviyorum. 
Doğum günün kutlu olsun. TİYATROHANE'M.


OLCAY ASLAN- TİYATROHANE OYUNCUSU

Bugün Tiyatrohanemiz'in doğum günü, buraya gelmekle ne kadar doğru bir seçim yaptığımın bir kez daha bilincindeyim,Tiyatrohane evim gibi sıcak, samimi, içten.. Burda kurduğum arkadaşlıklar dostluklar bir başka, daima kalıcı olduğuna inandığım güzel değerli insanlar ile Tiyatrohane ailesi git gide büyümeye devam ediyor kocaman bir aile oluyoruz. İzmir'de Tiyatrohane gibi bir sanat okulunun bulunması ciddi anlamda kaliteli insanlardan oluşan başta Tiyatrohane'nin kurucusu olan aynı zamanda da oyuncu koçumuz çok değerli hocam, yönetmenim, abim diyebileceğim güzel insan Erk Bilgiç ve bize her zaman yardımda bulunan iyiliğini esirgemeyen hep yanımızda olan canım ablam Melike Çerçioğlu Bilgiç, ve kendilerinden her zaman doğru bilgiler öğrendiğim çok değerli hocalarım Zeynep Nutku ve Ece Turkmut iyi ki varlar. Tiyatrohane ailesinde olduğum için çok şanslıyım. Gerçekten tiyatroya dair yeni fikirlerin yaratıcılığın tek adresi hiç tereddüt etmeden burası diyebilirim. Ciddi anlamda tiyatroyu burada tattığım bugüne kadar sayısız bilgiler deneyimler öğrendiğim sahne de nasıl davranmam gerektiğini, bu büyülü dünyada bana her zaman en doğrusunu öğreten gerek Tiyatrohane arkadaşlarım olsun gerekse bizlerin her zaman yanımızda olduğuna inandıran hocalarımızdan çok destek gördüm. Bu işi profesyonel olarak yaptığım günler geldiğin de Tiyatrohane hiç unutamayacağım benimle birlikte nefes alan yaşayan her türlü eğlenceye ortak olduğum, her gelişimde iyi ki Tiyatrohaneliyim dediğim sadece bir sanat okulu olarak değil benim her daim ailem, evim olarak hayatımın bir parçası olacak. Daha nice senelere hep birlikte iyi ki Tiyatrohaneliyim.


MÜGE KÖKDAMAR SANDIKÇIOĞLU - TİYATROHANE OYUNCUSU

“Tiyatrohaneli olunmaz, Tiyatrohaneli doğulur,” demeyeceğim tabii, ama bir kez olundu mu da, sanki orada doğmuşsunuz gibi gelir insana. Tiyatroya sevgiden önce saygı duyan, hemen ardından sevgisini eksik edemeyen, tiyatroyu yaşam biçimi yapan, sahne heyecanını tutku haline getiren, karakter yaratma sancısından uzak duramayan, oyunculuğun ciddi bir disiplin işi olduğunu kabul eden ve abartısız “mümkün olabildiğince tiyatro olmalı hayatımda” diyen insanlara dönüşürsünüz Tiyatrohane’de.

Ben Tiyatrohane’yle tanışmadım aslında; doğumunu bilirim ben onun. Onun babasının, ki o da Erk Hocamız olur, Tiyatrohane bebeğinin hamileliğini ilk haber verişiyle başlayan heyecan, doğumuyla devam etti. Kısaca “elime doğdu” diyebilirim. Çok hızla koşmaya, konuşmaya başladı. Bebekliği, çocukluğu ve hatta ergenliği bile hızla atladı geçti. Şu an yetişkin biri gibi yoluna çok emin adımlarla devam ediyor.

Erk Hocamızla zaten dört yıldır farklı çatılar altında süregelen çalışmalarımız, geçen yıl Tiyatrohane’de de hız kesmeden yol almaya başladı. Başkalarının şemsiyesi altından çıkıp, sanki kiradan kurtulup ev satın almak gibi bir hisle kendi yuvamıza kavuştuk gibi olduk. Çalıştığımız diğer mekânlar bir yana, biz ekip olarak her zaman emin ellerde olduğumuzun inancını ve güvenini koruduk. Kulaktan dolma bilgi sahibi ya da alaylı olmayan hocalarımızın akademik tabanlı eğitimleriyle geçti yıllarımız. Her sezon yeni bir oyunla sahnelerdeydik. Ne okul, ne iş güç, ne çoluk çocuk, ne de sosyal hayat dedik… Koşa koşa provalara gittik. Artan seyirci sayılarımızla, kapalı gişe oyunlarımızla, bir sonraki oyunu merak edilen bir ekip haline geldik.

Farklı mesleklerden insanlar olarak biz amatör oyuncular, haftada bir ya da iki akşamımızı tiyatroya ayırmayı ancak Tiyatrohane için yapardık, yapıyoruz, yapacağız. Ne yani, bunun yerine dizi mi izleseydim?

DOĞUM GÜNÜ MESAJI :

“Tiyatrohane… Erk Hoca ona bu ismi neden vermiş dersiniz? Herhalde tiyatronun evimiz gibi bir hane olmasını amaçladığı için. O da ismiyle müsemma.”

Bu girişi sadece bazı Tiyatrohaneliler anlar belki, ama olsun. Hanemiz gerçekten de evimiz gibi; eve gider gibi huzurla kapısından girdiğimiz, ev gibi rahat ettiğimiz, içindekileri evimizin insanları gibi sevdiğimiz, içinde bazen “çocuk”laştığımız bazen “ermiş”leştiğimiz bir yer. Şimdi o artık iki yaşında… Ama tıpkı nüfus yaşıyla örtüşmeyen insanlar gibi; yaşı iki de olsa, olgunluğu ve deneyimi çok daha ileri boyutta bir yer. Yaşı ileri olup da, hâlâ emekleyenler gibi hiç değil. Bendeki sevgisi ve güveni öyle ki, tiyatro yapanların hiçbirini emsal ya da kıyas dahi kabul edemeyeceğim kadar büyük. İzmir’in gururu olmaya başladı çoktan… Çünkü onun annesi ve babası sıfırdan yarattıkları bu yavruyu öyle güzel büyütüyorlar ki… Biz de ailenin elemanları olarak onlarla birlikte yol almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu çocuğun daha nice yaşlarını kutlayacağımıza en ufak bir şüphem yok. Hep birlikte olmak dileğiyle…


AYHAN PEKBİLGİN - TİYATROHANE OYUNCUSU

Milenyum dediler çabuk geçti. Ama geçmeyen bir şey vardı Sabancı nin tozuydu.Yolumuz belediye nin kapısına düştü. Ece hocaydı kapıyı açan. İlk okul birinci sınıftaki ilk öğretmenimiz gibiydi, ilk göz ağrımızdı çok ama çok sevdik ayrılacağı nı söyleyince yıkıldık.Bizde bırkakıyoruz dedik.Sakın dedi... Gelecek kişi arkadaşım dedi.Gidişine üzüldük. Hocamız bizim gözümüzde dağ gibiydi.
Fakat tanıştırdığı kişi o dağın arkasından doğan bir güneş gibi girdi dünyamıza. Yıllardır bizi aydınlatan, yol gösteren, ısıtan, kollayıp gözeten güneş. Güneşteki iki yıl önceki patlama dan TİYATROHANE oluştu. Kucağındaki tohumlar filizlendi,yeşerdi ikinci hasat mevsimine erdi.Kolayı seçmedi.Kendi bir kenara bıraktı.
Gençler etrafdaki mumları ,kandilleri, sokak lambalarını,görüyorsunuz.Bu GÜNEŞ in kıymetini bilin.Eskiden babalar çocuklarını meslek zanaat öğrensin diye ustanın yanına götürür"Eti senin kemiği benim " derler di.Babam sağ olsaydı şu yarım asırlık yaşımda bile Bu GÜNEŞ e aynı şeyi söylerdi.
Her başarılı bir erkeğin ardında bir kadın vardır. Melike Sen bir Meleksin...
Bu Güneş patlamaları devam edecek, her patlama da yeni güneşler doğacak.Yani sizler olacaksınız.
İşte aklımın erdiği kadarıyla TİYATROHANE nin sırrı bu.Kendinizi evinizde gibi hissetmenizin sırrı bu.Herkes becerikli, yeteneklidir, herkes okur eğitimlidir.Ama herkes adam gibi adam olamaz.Herkes Eğitmen olamaz.Herkes ERK BİLGİÇ değildir. Her yer TİYATROHANE Değildir. NİCE YILLARA.........


MAHİR TAYLAN KALFAOĞLU - TİYATROHANE OYUNCUSU

Tiyatrohane ile tanışmam Facebook'tan oldu. Kursa gidip arkada hafif tonda Fransızca bir müzik eşliğinde hocamla tanıştım. İlk başta neredeyim ben derken 2 hafta sonra "Hocam o şarkının ismi neydi?" demiştim. 3 günde 40 yıllık tanıdık gibi oldum arkadaşlarımla.

Tiyatrohane hakkında bir şey söylemek gerekirse Tiyatrohaneli olmak çılgın olmak demektir öncelikle , saygılı olmak insanlara ve toplumsal tüm olayları görmezden gelmemektir. Ders başlayınca ders , mola olunca aşırı yakın dost olmaktır. Hoca derste öldürene kadar çalıştırsa da seni ders sonu bir kahve ısmarlamaya götürebilecek incelikte olmasıdır. Tiyatrohaneli olmak;ulan ben buraya para verdim bana ders anlatsınlar değildir. Yeri gelince sabah akşam ezber yapıp yeri gelince de bugün ders işlemiyoruz gündemden konuşuyoruz demektir. Tiyatrohaneliyseniz eğer ve Erk hocayla çalışıyorsanız bahaneniz ve o gün kursa gelmeme gibi bir durumunuz yoktur demektir. Tiyatrohaneli olmak kursu kurs gibi görmek değil orayı evi gibi sevmek demektir. ( Hatta bazen kurstaki erkekleri cam silerken bile görebilirsiniz.) Zorunluluk olmadan hep beraber bir şey yapmak demektir. En önemlisi aile gibi herkesin birbirini sevmesi demektir Tiyatrohaneli olmak... Evimden sonra gelen ikinci yuva diyebilmektir. Kötü fikirlerimi de kahve içerken konuşacağız :)


BUSE DEMİREL - TİYATROHANE OYUNCUSU

Nereden başlasam bilmiyorum. Bugün ailem 2.yılını kutluyor ve bunu söylerken bütün anılarım gözümde canlandı. Ailemizin bir tanecik ablası var Melike her zor anımızda eğitim dışı özel hayatta da olsa iyiliğimizi düşündü yanımızda oldu anne abla gibi. Onun hakkını başarımızla vereceğiz. İlk tiyatrohanenin kapısından girdiğim anı hatırlıyorum da her zaman ki sıcaklığı o anda hissetmiştim. Ayrıca Erk hocamızın bizi her zaman tiyatro disipliniyle yetiştirmesi dışarda her ne kadar goy goyda yapsak o kapıdan içeri girdiğimizde nasıl davranmamız gerektiğini en doğru şekilde öğrettiğini söylemeden edemem. Saygı sevgi çerçevesinde ailemiz giderek büyüyor ve bu beni gün geçtikçe mutlu ediyor. Iyi ki eğitimi dogru yerden doğru kişilerden aldım ve iyi ki bu ailenin içinde bıcırık olarak yer aldım. Zeynep hocamın Ece hocamın Erdem ve Başak hocamın en önemlisi de Erk hocamın bana kattıklarıyla hayallerime ve hayatıma yön vermem daha sağlıklı ve daha doğru oldu. Herkesi olduğu gibi kabullenen disiplinden ödün vermeyen yeri gelince sohbet ettiğimiz dertlerimizi paylaştığımız bu yer her zaman hayatımın dönüm noktası olacağından eminim. Disiplin disiplin diyorum ama eğleniyoruz da provalar hep dengesini koruyor. Ne goygoylu nede aşırı disiplinli geçiyor yani herkes durması gerektiği yeri çok iyi biliyor diyebilirim. Tabi eğitimdeki bazı derslerde gerçekten ölerek çıktığımız olmuştur.(biz suçluyduk ödev vermemiştik) o zaman Erk hoca bize baya iyi bir ders vermişti tabi. Haftaya da kahve içmeye götürmüştü.. Anılar o kadar çok ki beraber ağladık beraber kahkahalara boğulduk beraber gururlandık uykusuz kaldık çalıştık yine de beraberdik. Hep böyle olması dileğiyle.. Ailemin Tiyatrohanemin 2.yılı kutlu olsun nice sanat dolu oyun dolu başarılı senelere. Iyi ki varsınız giderek büyüyen canım ailem..


FİGEN KUMRAL - TİYATROHANE ÖĞRENCİSİ

Çok güzel bir ses “alo” dedi. Biraz sohbet ettikten sonra o an anlamıştım, Tiyatrohane’nin kapısından giriş yapacağımı. İşte benim Tiyatrohane maceram böyle başladı. İzmir’de bu kadar disiplinli bir kurum olması beni gerçekten şaşırtıyordu. Derslere gelmediğimizde Melike’ye “Ya lütfen Melike, Erk hocaya sakın söyleme keyfi kaytarma yaptığımı” derdim. Sonradan örgendim ki evlilermiş :) Buradan çıkarılacak sonuç sakin kaytarmayın. Erk hoca yakar :) Her hafta ödevlerinizi yapmanızı tavsiye ederim, aman sadece bir tiyatro kursu demeyin. Hocalar, Dokuz Eylül Güzel Sanatlar mezunu disiplini görmüşler ve bu disiplinin göbeğinden çıkıp gelmişler. Bu arada bunlar gözünüzü korkutmasın. Ders nasıl geçiyor, zaman nasıl akıyor anlayamazsınız. Zeynep hoca’nın diksiyon dersinden, Ece hocanın dans derslerini her zaman hatırlayacağım;

Tiyatrohane arkadaşlıklarına değinmeden de edemeyeceğim, Alsancak gecelerine damga vurduğumuz, birlikte kahve içip sorunlarımızı konuştuğumuz, ders gününü iple çektiğimiz canım arkadaşlarım. Sizleri seviyorum.

 Bazı kapılar vardır, o kapıdan içeri girdiğiniz de harika insanların sizi beklediği, Tiyatrohane işte onlardan biridir.


ERDEM TURSEN - TİYATROHANE SEYİRCİSİ - FOTOĞRAFÇISI 

Aslında tam da içinde bulunduğum bir hane değil ''TİYATROHANE'' ,ucundan kıyısından içine dahil olmaya çalıştığım bir samimiyet yuvası diyebilirim .Tiyatrohane ' nin adını çokça duymuştum milyonların vazgeçemediği bir sanat dalı olan Tiyatro sayesinde.Tiyatrohane ile ilgili içimde hep bir ukte vardı,bende bu aile fotoğrafının içinde olmalıydı diyordum hala bu hedefimi gerçekleştirmiş sayılmam ama bu hedefe yönelik güzel adımlar attığımı düşünmüyor değilim.Her neyse tam da ailenin içinden olmasamda sanki ailenin öz evladından farkım yokmuş gibi davranan tüm aile bireylerine burdan teşekkürlerimi sunuyorum.Bügün 4 Mayıs.Tiyatrohane 2 .yaşını kutluyor.Bu iki yılda ailenin tam bir bireyi olamasamda dışarıdan bir bebeğin hedefine doğru yürüyüşünü sevinçle izledim.İleri ki yıllarda bu ailenin bir bireyi olmak ve bu fotoğrafın içinde bulunmak için elimden geleni ardıma koymayacağım...