FİZİKSEL TİYATRO ATÖLYESİ İÇERİĞİ

Bu eğitimde, bir sanat formu olan fiziksel tiyatro alanında çalışarak Laban metodunu öğrenecek, anlatmaya çalıştığınız hikayeye bedensel hareketlerin nasıl katkıda bulunabileceğini keşfedeceksiniz.

Rudolf Laban hareket konusundaki en büyük teorisyen ve pratisyenlerden biridir. İnsan bedeninin boşlukta nasıl hareket ettiğini ortaya çıkarmak ve analiz etmek için bir sistem geliştirmiştir. Her hareketin içinde bulunan ifade gücünü özgür bırakarak bu hareketlere değer katmıştır.

Süre-Günler-Bütçe: Fiziksel Tiyatro çalışmalarımızla ilgil detaylı bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

monique masius-min.jpg

MONİQUE MASİUS

KOREOGRAF / ATÖLYE LİDERİ

Fiziksel Tiyatro Nedir?

Karakter yaratımında hareket yardımıyla rol kişisinin dramatik potansiyelini ne ölçüde genişletebileceği üzerine çalışmalar yapacağız.  Sonunda kendimizi dans , ses ve dramanın birleştiği bir keşisme noktasında bulacağız.Fiziksel tiyatro, insan bedenini dramatik anlatım sürecinin merkezinde tutar. Bedensel hareketler çoğunlukla soyut ve stilize bir sunum şeklinde ortaya çıkar. Performans sanatçıları neredeyse hiç sözcük kullanmadan fikirlerini kendi koreografilerinde hareketsel olarak ifade ederler.

Dahası , bu eğitim oyuncuların karakter yaratımına katkıda bulunacaktır; bir oyuncu bedenini gerektiğinde zarafet ile gerektiğinde dengesiz bir biçimde rol kişisine uygun bir ensturman gibi kullanabilmelidir. Hareketleri ve konuşması, fiziksel ve duygusal durumunun bir göstergesi olmalıdır. Bu nedenle oyuncu yorgunluk, hastalık, acı , korku, sinir, çok sıcak ya da çok soğuk, uyuşturucu etkisi altında olma durumlarında fiziksel yapısının etkileneceğini bilmelidir. Aynı zamanda oyuncu mutluluk, sefalet, coşku, yas, nefret, sevgi, kıskançlık,kızgınlık ve histeri gibi hislerin duygusal yapısını doğrudan tesir edeceğinin bilincinde olamalıdır. Fiziksel ve duygusal yapısını kontrol edebilen oyuncu seyirci karşısında herhangi bir fiziksel ve duygusal formu kolaylıkla yaratabilir.

Oyuncu hayal gücünde yarattığı ortamı fiziksel olarak yansılarken bunun etkilerini göstermelidir. Yüzünüze doğru esen sert  bir rüzgara karşı yürümek ile bu rüzgarın sizi arkadan itmesi çok farklıdır. Çamurun içinde yürümek ya da derin bir kar tabakası içinde yürümek de. Ağaçtan düşen her bir yaprağın bile farklı karakteristik harket düzeni vardır. İnce bir buz tabakası üzerinde, kızgın kumlarda ya da cam parçaları üzerinde yürümek gibi pek çok çevresel etkiyi oyuncu zihninde tasarlayarak seyirciye hissettirebilir. 

Herkes gibi oyuncunun da kendi doğalından ortaya çıkan beden hareketleri ve formları vardır ve bu bedensel hareketler oynadığı karaktere uymayabilir. 

“Hareket alanını genişleten oyuncu pek çok karakter için engin bir yaratım gücüne kavuşur.”

 ( Alıntı: “Herkes İçin Laban”Jean Newlove & John Dalby)


BURAYA KADAR İNDİYSENİZ, İLGİNİZİ ÇEKMİŞ OLMALI.

FORMU DOLDURARAK AÇILACAK ATÖLYELERLE İLGİLİ BİLGİ SİSTEMİNE DAHİL OLABİLİRSİNİZ.


Tiyatrohane Fiziksel Tiyatro Çalışmaları : Dans ve hareket dersleri kapsamında sergilenen sene sonu performansı sizlerle.

“Fiziksel Tiyatro”nun Kavramlaşma Süreci

“Fiziksel tiyatro” kavramının, 1980’lerin ortasında Avrupa’da, “Théatre de Complicité”, “DV8”, “Théatre du Soleil”, “Living Theatre” gibi bazı performans gruplarının gösterileriyle belli bir statü kazandığı kabul edilmektedir. Rubini Moshochoriti,“Physical Theater as an Approach to Contemporary Stagings of Classical Greek Tragedy”adlı doktora tezinde bu grupların ortak özelliklerinden yola çıkarak bir takım bulgular elde etmiştir. Bu bulgulardan yararlanarak fiziksel tiyatronun temel ilkeleri şöyle sıralanabilir:

1- Oyuncunun; metnin yorumcusu olmasından ziyade yönetmenin sorumluluğunu üstlenen, performansın yaratıcısı olduğu fikri

2- Eğitime ve gösteriye fiziksel bir biçimde yaklaşım

3- Toplu çalışma (işbirliği) yönteminin kullanılması 

4- Kültürel ve tarihsel anlamda insan hayatını sembolize eden bir ifade tekniğine başvurulması 

5- Sahnelemede aksesuar ve kostümün metaforik ve sembolik olarak kullanılması 

6-Her hareketin ve jestin dikkatlice seçilmesi ve bunlarım mutlaka bir şeyi göstermesi

7- Karakterin temelözelliklerini, eylemlerini ve onları harekete geçiren tavırları sunan bir oyunculuk tarzı

 8- Oyuncu ve seyirci arasında diyalektik bir ilişki kurma

9-Konuşmayı, yaratıcı oyuncuya eşlik eden bir unsur olarak görme.

20. yüzyılın sonunda ise oyuncunun, metne doğaçlama yoluyla yaklaşan bir hikâye anlatıcısına dönüştüğü interaktif gösteriler de fiziksel tiyatro kapsamında değerlendirilmiştir. Burada geleneksel bir yaklaşımla hikâyeyi anlatmak yerine, modern yaşamın ve kimliklerin bazı anlamlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan bir araştırmaçerçevesinde, hikâyenin bileşenlerinin yapısını bozma, onları tekrar etme ve parçalamaya dayalı bir tekniğin kullanılması söz konusudur. Zamanla dans sanatı da tiyatral biçiminöğelerini benimsemeye başlamıştır. Pina Bausch ve Rudolf Von Laban gibi isimlerin, teknik olarak kodlanmış bir sistemde yer alan koro öğesini ortadan kaldırdıkları ve bunun yerine fiziksel tiyatronun bazı ifadesel öğelerini benimsemiş olan hareketiözgürleştirdikleri bilinmektedir. Bunlar dışında fiziksel tiyatronun Sirk Teknikleri, Modern Dans, Fransız Mim Geleneği, Sokak Tiyatrosu Geleneği ve Görsel Sanatlar gibi pek çok disiplini kullandığı görülmektedir (Moschochoriti, 2009, s. 10-13).

Fiziksel tiyatroyu çağdaş anlamda pedagojik bir yaklaşımla yöntem haline getiren kişi ise Jacques Lécoq (1921-1999) olarak kabul edilebilir. Onun pedagojik yöntemi temel olarak, kodları belirli olan birbirinden farklı bir takım beceri türleri (Melodram, Tragedya, Commedia dell’Arte, Bufon, Clown vb.) yardımıyla oyuncunun yaratıcılığını beslemesine yardımcı olmaya ve ortaya çıkaracağı gösterinin tek başına yaratıcısı olmasını sağlamaya dayanmaktadır. Bu kapsamda oyunculuğun ifade biçimindeki ana hedefi ise yüzün değil bedenin daha güçlü bir şekilde algılanmasıdır. Bu amaçla Lécoq maske çalışmasına çok büyük önem vermektedir. Çünkü maske sayesinde oyuncunun yüzü yok olmakta; bakışının yerini maske, yüzünün yerini ise beden almaktadır. Bir diğer önem verdiği çalışma ise doğaçlama üzerinedir. Nitekim Lécoq’un kendinin kurmuş olduğu Jacques Lécoq Uluslararası Tiyatro Okulu’ndaki iki yıllık eğitimin birinci yılında doğaçlama ve hareket tekniği; ikinci yılında ise jest dili ve büyük dramatik sahalar üzerine çalışılmaktadır. Doğaçlama eğitiminde; sessiz psikolojik oyunlar, nötr maske, diğer sanat alanlarına yaklaşım, maskeler-karşı maskeler ve karakterler ile ilgili çalışmalar yer almaktadır. Lécoq’un hareket tekniği eğitimi ise harekete anlam vermeyi amaçlayan dramatik akrobasi ve hareket analizi yöntemlerine dayanmaktadır. İkinci yıl çalışılmaya başlanan jest dili, pantomim sanatının çeşitli türlerini kapsamaktadır. Lecoq’un “büyük dramatik sahalar”adını verdiği alanda ise Melodram (yüce duygular), Commedia dell’Arte (insanlık komedisi), Bufonlar (Groteskten Misteriye geçiş), Tragedya (Koro ve Kahraman), ve Clown (Bürlesk ve Absürt) gibi oyuncunun fiziksel anlatım olanaklarını geliştirmesine imkân sağlayacak çeşitli türler incelenmektedir (Lécoq, 2015).

1985-1989 yılları arasında Jacques Lécoq Uluslararası Tiyatro Okulu’nda eğitim almış, Kiklos Teatro’nun kurucusu, oyuncu, yönetmen ve eğitmen Giovanni Fusetti bir yandan fiziksel olmayan tiyatro fikrinin saçmalığına değinirken, bir yandan da bu kavramın nasıl ortaya çıktığını açıklamaktadır. Öncelikle fiziksel tiyatro tanımının kendi içinde, akıl ve beden arasındaki eski ayrıma dayalı bir çatışmanın tohumunu taşıdığını dile getirmektedir. Beden ile tiyatroyu yeniden buluşturmak amacıyla farklı yollar keşfeden tiyatro adamları arasında Jacques Lécoq’un ve onun çalışmalarının fiziksel tiyatro sürecinin doruk noktası olduğunu ifade etmektedir. 1960 ve 1980 yılları arasındaki dönemde dünyanın dört bir tarafından gelen ve onun okulundan mezun olan tiyatro sanatçıları, kendi ülkelerine geri döndükten sonra Lécoq’un öğretilerini uygulamaya başlamışlardır. Ancak bu özgün, yaratıcı ve yenilikçi çalışmalara bir tanım bulma ihtiyacıdoğmuş ve özellikle Lécoq’tan en çok etkilenen İngiliz Tiyatrosu bu tiyatro çalışmalarına“fiziksel” tanımını getirmeyi uygun bulmuştur. Böylece fiziksel tiyatro tanımı, geleneksel (klasik, konvansiyonel, metne dayalı) tiyatro anlayışındaki reji, sahne, metin gibi unsurlara karşı yaratıcı mekân kullanımının ve performansçının fiziksel becerilerinin daha egemen olduğu tiyatroya dayalı bir akımı tarif etmeye başlamıştır. Fiziksel tiyatroyu, metne dayalıtiyatro anlayışından ayıran en önemli fark oyuncunun aynı zamanda metnin de yaratıcısıolduğu bir kişiye dönüşmesi fikrine dayanmaktadır. Fusetti’ye göre bir başka önemli nokta ise Lécoq’un öğretisinin Meyerhold ya da Grotowski gibi tiyatro uygulamacılarından farkını ortaya koymaktadır. Öyle ki Lécoq’un yaklaşımı yalnızca bedeni ya da hareketi değil, uzam içinde beden ya da hareket kavramını içermektedir. Bu yaklaşım ise doğrudan oyun kavramıyla ilintilidir. Lécoq’un eğitiminde maskelerin kullanımı bu nedenle önem arz etmektedir. Çünkü ona göre maskeler uzamda bedeni tasarlayan ve oyunu yaratan hareket yapılarıdır. Fusetti bu anlayışı şu şekilde özetlemektedir: “Eğer uzam ortadan kalkarsa ortada hala fiziksel bir iş vardır; ancak artık oyun yoktur.” (Fusetti, tarihsiz).

*Sahne ve Müzik Eğitim-Araştırma e-Dergisi ISSN: 2149-7079 sahnevemuzik@hacettepe.edu.tr 3. SayıTemmuz/2016 Pınar ARIK ATEŞ